Makaleler

Kimya1 Üniversite Hazırlık

Kimya 1’in konu kapsamı, “İçindekiler” de de görüleceği gibi dört yıllık müfredata göre değildir. Kapsamı daha geniştir. Yazarın ve yayınevinin amacı okurun önüne süreklilik taşıyacak kimya konuları için ayrıntıları da içeren bir doküman koymaktır.

Yayınevinin kalite ve içeriği, ticaretin önüne koyarak yazarla aynı amaçta karar kılması, ülkemizde sık rastlanan bir olgu değil. Bunun için Altın Nokta Basım Yayın Dağıtım ekibine Halil İ. Akçetin’e teşekkürlerimi bildirmek istiyorum.


Bu kitap eni konu bir kimya kitabı. Ben bu kitapların kuru, eklektik bilgi yığını olmasını istemiyorum. Ne yazık ki ülkemizde bilgi de “devletleştirilmiş” olduğu için bu konularda adım atmak kolay olmuyor. Oysa kaybeden, geri kalan, geleceği kararan başkası değil, biziz. Neyse bu sıkıntı verici konudan uzaklaşmak için kimyacı bir bilim adamımıza, Prof. Dr Yusuf Yağcı’ya söz verelim:

“Yirmi birinci yüzyılda ülkemizin durumunu gösterecek iki temel veri vardır: Biri ekonomi ile ilgili ihracat rakamları, diğeri bilim kapasitemiz; bilime ayırdığımız kaynak, bilim sanayi ikileşmesi ve çok yönlü bilimsel ilişkiler. Bizi ilgilendiren bütünüyle bilim kapasitesi dediğimiz ikinci verinin istenir düzeyde olması, konunun önemsenmesi ve bazı koşulların gerçekleştirilmesi ile sağlanır. Her şeyden önce bellememe değil, öğrenmeye dayalı iyi bir temel eğitimin verilmesi gerekir. Eğitim programlarında yapılan geliştirmelerin yanı sıra, araştırma – eğitim ilişkisinin en üst düzeyde tutulması zorunlu bir yaklaşım olmalıdır. Yetersiz temel eğitimi almış kişilerin araştırmada başarılı olması zordur. Bu eksiklik araştırma sırasında giderilse bile birbiriyle bilimsel olayları kavrama ve birbiriyle ilişki kurma ve deneysel bulguların değerlendirilmesindeki olumsuz etki göz ardı edilemez.

Bilim üretmede en önemli unsurlardan biri de uygun bilimsel ortamın yaratılmasıdır. Bu ortam, donanım, kitap, dergi gibi maddî olanakların varlığı ve bilimle uğraşan, bilim düşünen insanların çokluğudur. Üniversite ya da araştırma kurumlarındaki sürükleyici etki, üst bilimsel düzeydeki kişilerle sınırlı kalmamalıdır. Belirli bir bilimsel düzeyin üstündeki bilim adamlarının çokluğu da önem taşımaktadır. Üniversite ve araştırma kurumlarının herkesin bilim ve araştırma ülkenin sorunlarıyla uğraştığı bilim adamlarından oluşturulmasına çalışılmalı ve bu yönde gerekli düzenleme ve özendiricilik sağlanarak dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bireylerin potansiyellerinin tam olarak kullanılması, güçlü ve uygun toplum yapısına bağlıdır. Bunun bilimsel ortamda sağlanmasıyla, çeşitli alanlar arası etkileşimlerle, tam ve çok yönlü bilgi üretimi ve ülkeye yansıtılması daha kolay olacaktır. Bu yüzden akademik ve araştırıcı kadrolaşmada gerekli seçicilik gösterilmelidir.

Dışa açılma ve dünya ile bütünleşme, bilimin vazgeçilmez özelliğidir. Bilimde uluslararası boyutu yakalayamayan toplumlar, bilim ve teknoloji üretmede geri kalacağı gibi üretilenleri takip etmede zorluk çekecektir. Uluslararası boyut, bilimsel kaliteyi ve yarışabilirliği sağlar, öncelikli ve yararlı alanları doğal yapısı içinde belirler. Özetle temel eğitim, bilimsel ortam ve uluslararası ilişkilere bağladığım bilimsel kapasitenin gelişimi için yapılması gerekenler, birçok kurum ve bilim adamlarınca çeşitli toplantılarda dile getirilmiştir.

Halk dilinde plâstikler olarak bilinen polimerler, 21. yüzyıla elektronik, iletişim ve biyoteknoloji ile birlikte damgasını vuracak öncelikli alanlardan birisidir. Son yıllarda bütün ülkeler araştırma ve endüstrilerinin önemli bir kısmını bu alana kaydırmaktadırlar. Örneğin gelişmiş ülkeler sınıfına girme çabasındaki Kore’nin 1993 verileriyle polimer ile ilgili endüstrideki araştırma ve gelişme laboratuarı sayısı 300, araştırıcı sayısı 6200 dür. 1980’li yılların başında gerçekleştirilen bu yönelişin Kore’nin teknoloji üretimine ve gelişimine katkısını hep birlikte gözlemekteyiz”. (1994 TÜBİTAK Bilim Ödülü Konuşması)

M. Kemal Atatürk “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için gerçek yol gösterici ilimdir, fendir” demişti. Şimdi bizlere düşen, bilime önem vermek ve çağdaş uygarlığı yakalamaktır.

Ramazan KARAKALE